Cumhurbaşkanı Erdoğan “İlim Yayma Ödülleri” töreninde konuştu: (3)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Her ne kadar İkinci Dünya Savaşı sonrasında İslam dünyasında pek çok bağımsız devlet ortaya çıktıysa da bunların kağıt üzerinde kaldığını, gerçekte durumun hiç de öyle olmadığını biliyoruz. Cetvelle sınırlarını çizdikleri çok nüfusa ve az toprağa ya da tam tersi büyük toprağa ve az nüfusa sahip devletleri yörüngelerinde tutanlar, bunun için terörden darbeye kadar her türlü yolu denemişlerdir.” dedi.

İlim Yayma Vakfı tarafından Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen “İlim Yayma Ödülleri” töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, binlerce yıldan beri insan yetiştirme ve üretimin, toplumları ayakta tutan iki önemli unsur olduğunu, insanın ailede yetiştiğini, üretimin ise iktisadi işletmede yapıldığını söyledi.

Ailede güzel insan yetiştirilirse işletmede de helal rızık üretimi olacağını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Helal rızık da insanları refaha kavuşturur. Saadeti ailesinde, refahı da işletmesinde aramayan toplumlar, bozulmaya ve nihayetinde yıkılıp gitmeye mahkumdur. Dünyada ve ülkemizde aile kurumuna yönelik saldırılara işte bu gözle de bakmalıyız. Hayırlı insan yerine nefsinin ve hırsının kölesi bireyler yetiştiren bir yapıdan helal rızık ve onun getirdiği refah çıkmaz.” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, eskiden çocuklara, “Bir kişi sabah nasıl kalkacak? Yemeğe nasıl oturacak? Nasıl giyinecek? Sokağa nasıl çıkacak? Büyüklerine ve küçüklerine nasıl davranacak? İş ve ev hayatında nasıl hareket edecek velhasıl nasıl yaşayacak?” gibi hayatın içinde nasıl davranmalarını anlatan kuralların öğretildiğini aktardı.

Çocukların zihnine ve gönlüne bu kuralların nakşedildiğini kaydeden Erdoğan, “Bu terbiye eğitimini veren sosyal ve kurumsal yapı Birinci Dünya Savaşı ile birlikte yıkıldığı için uzunca bir süre tabir yerindeyse pusulasız kaldık. Sadece biz değil, sömürgeci emperyalistlerin haricindeki dünyanın tamamı benzer bir savrulmaya maruz bırakıldı. Her ne kadar İkinci Dünya Savaşı sonrasında İslam dünyasında pek çok bağımsız devlet ortaya çıktıysa da bunların kağıt üzerinde kaldığını, gerçekte durumun hiç de öyle olmadığını biliyoruz. Cetvelle sınırlarını çizdikleri çok nüfusa ve az toprağa ya da tam tersi büyük toprağa ve az nüfusa sahip devletleri yörüngelerinde tutanlar, bunun için terörden darbeye kadar her türlü yolu denemişlerdir.” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Filistin’de 1947’den beri yaşanan olaylara ve Türkiye’nin yakın geçmişte yaşadığı olumsuzluklara değindiği konuşmasına şöyle devam etti:

“İşte 1947’deki Filistin’i düşünün ve şu andaki Filistin’i düşünün. Nereden nereye? Nasıl sömürdüler? Dünya siyonizmi Filistin’de yaşananları, nasıl bu mahkumiyeti, bu sınırları belirlediyseler, şu an itibarıyla da bunu daha da ileri götürmenin gayreti içerisindeler. Türkiye’nin de bu senaryodan payına düşeni aldığını kimse inkar edemez. Ülkemizdeki darbeleri, ‘Bizim çocuklar başardı.’ cümlesiyle kendi yöneticilerine bildirenlerin işaret ettiği gerçek işte budur. En son örneklerini sosyal kaos boyutuyla Gezi olaylarında, silahlı kalkışma boyutuyla 15 Temmuz ihanetinde, ekonomik tuzak boyutuyla 2018’den beri yaşadığımız süreçlerde gördüğümüz bu hayasız akını Allah’a hamdolsun göğsümüzü siper ederek durdurduk. Çok büyük bedeller ödedik. Ama ülkemizi üç çeyrek asırdır içinde çırpındığı bir bataklıktan çıkarmayı da başardık. Türkiye artık 20 yıl, 40 yıl öncesine göre demokrasisiyle, güvenliğiyle, ekonomisiyle, savunmasıyla, diplomasisiyle çok daha hürdür, geleceğine çok daha güvenle bakabilmektedir.”

Türkiye siyasi, askeri ve ekonomik olarak güçlendikçe, umutlarını Türkiye’ye bağlayanların öz güvenlerinin de arttığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Artık hem İslam aleminde hem Türk dünyasında geçmişe göre çok daha farklı, çok daha olumlu, çok daha cesur bir hava vardır. Karabağ’ın işgalden kurtuluşu bu havayı daha da güçlendirmiştir. Zalim İsrail yönetiminin Batı devletlerinden aldığı destekle sürdürdüğü Gazze’deki katliamların, Kudüs’teki mütecaviz eylemlerinin önüne geçeceğimiz günler de endişe etmeyin Allah’ın izniyle yakındır.” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, çocuk yetiştirme konusunda ailelere ve sivil toplum kuruluşlarına uyarılarda bulunarak, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:

“Yakaladığımız bu ivmeyi sürdürebilmemiz için çocuklarımızı medeniyetimize, tarihimize ve kültürümüze uygun şekilde yetiştirme meselesini önceliklerimizin en başına koymak mecburiyetindeyiz. Aksi takdirde sonumuz, nesillerinin kesilme tehdidi karşısında çaresiz kalan Batılı ülkeler gibi olur. Bunun yolu da eğitim vasıtasıyla çocuklarımızın maddi ve manevi beslenme kaynaklarını millileştirmekten geçiyor. Devletin görevi bu sürecin önünü açmak, kolaylaştırıcı ve teşvik edici rol oynamaktır. Asıl işi yapacak olan bilim insanlarımızdır, sivil toplum kuruluşlarımızdır, bizatihi ailenin ta kendisidir. İlim Yayma Cemiyetimizden ve aynı kulvarda faaliyet yürüten gönüllü teşekküllerimizden artık çok daha güçlü bir şekilde sahaya girmelerini bekliyoruz. Unutmayınız, sizin bıraktığınız her boşluğu doldurmak için emperyalist beslemesi nice marjinal yapılar hazır bekliyor. Dünya siyonistleri hazır bekliyor. Onlara bu fırsatı veremeyiz. Hep birlikte daha çok çalışarak evlatlarımıza, milletimize, kardeşlerimize, dostlarımıza, ümmete olan sorumluluklarımızı yerine getirmeye mecburuz.”

“Deryada Bir Damla” isimli mapping gösterisinin gerçekleştiği programda, Kur’an-ı Kerim tilaveti sunuldu.

Törende, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanı sıra TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, İstanbul Valisi Davut Gül, İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Bilal Erdoğan, İlim Yayma Ödülleri Ödül Komisyonu Başkanı Fatih Savaşan, akademi, iş, siyaset, sanat ve medya dünyasından çok sayıda davetli yer aldı.

Ödüller sahiplerini buldu

Törende, “Büyük Ödül”, “Sosyal Bilimler”, “Mühendislik, Doğa ve Sağlık Bilimleri” olmak üzere 3 farklı kategoride ödüller sahiplerini buldu.

“Büyük Ödül”ü kazanan Prof. Dr. İbrahim Akduman ödülünü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elinden aldı. Akduman’ın teşekkür konuşması sırasında duygulandığı gözlendi.

Programda, İlim Yayma Vakfının 50. yılı nedeniyle bu yıl ilk kez “İlim Yayma Vakfı 50. Yıl Özel Ödülü” de verildi. Bu ödülü, Nobel Ödüllü bilim insanı Aziz Sancar adına TÜBİTAK Başkanı Hasan Mandal, İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Bilal Erdoğan’ın elinden aldı.

“Sosyal Bilimler Ödülü”nü Prof. Dr. Zekeriya Kurşun’a Milli Eğitim Bakan Yusuf Tekin, “Mühendislik, Doğa ve Sağlık Bilimleri Ödülü”nü de Prof. Dr. İlhami Gülçin’e TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş takdim etti.

Bilal Erdoğan, konuşmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hediye takdiminde bulundu.

Tören, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile protokol üyelerinin aile fotoğrafı çektirmesinin ardından sona erdi.

(Bitti)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir